Ankara Life Dergisi olarak bu ayın “Güçlü Kadınlar” sayısında Ayşegül Binici, nam-ı diğer “Ayşegül Nerde” ile bir araya geldik.

“Her lokmanın arkasındaki hikâyeyi anlatmak ve bu kültürü yaşatmak, benim için gerçekten büyük bir gurur kaynağı.”
Ankara Life Dergisi olarak bu ayın “Güçlü Kadınlar” sayısında Ayşegül Binici, nam-ı diğer “Ayşegül Nerde” ile bir araya geldik. Ayşegül Binici, hem Anadolu Gastro-Turizm Derneği’nin Başkan Yardımcısı hem de Türkiye’de gastronomi ve medya dünyasında 20 yıllık bir deneyime sahip bir gezgin, içerik üreticisi ve vizyoner bir kadın.
Ayşegül Binici, Anadolu’nun dört bir yanını köy köy dolaşarak, geleneksel lezzetlerin izini sürmüş, bu yolculuklarını gezi notlarına, televizyon programlarına ve medya projelerine aktarmış bir isim. Dört yıl süren televizyonculuk deneyiminden sonra medya uzmanlığı eğitimleri alarak pek çok markanın sosyal medya ve içerik stratejilerini yöneten Ayşegül Binici, hem geleneksel mutfak kültürünü koruma hem de dijital dünyada yenilikçi projeler üretme konusunda ilham verici bir rol oynuyor.
Röportajımızda Ayşegül Binici, güçlü bir kadın olmanın kendi hikayesinde ne anlama geldiğini, Anadolu’nun gastronomi mirasını nasıl sahiplendiğini ve kadın emeğini destekleyen projeleri nasıl hayata geçirdiğini anlattı. Kendi deneyimlerinden, karşılaştığı zorluklardan ve başarılarından bahsederek özellikle genç kadınlara ilham verecek önerilerini paylaştı. Keyifli okumalar dileriz.

Röportaj: Hatice Şeyma Basut
Güçlü bir kadın olmak sizin için ne anlama geliyor ve bu yolculukta hangi zorluklarla karşılaştınız?
Benim için güçlü bir kadın olmak, kendi tutkunuzu takip etmek, zorluklar karşısında pes etmemek ve topluma bir iz bırakabilmek demek. Anadolu’nun köylerinde gezerken karşılaştığım kültürel zenginlikler kadar, zaman zaman geleneksel kalıplarla ve kadınların bu alandaki rolünün sınırlı görülmesiyle de karşılaştım. Ama bu zorluklar beni daha da motive etti ve her adımda hem geleneksel mutfak mirasımızı hem de kadın emeğini ön plana çıkarmaya çalıştım.
Anadolu’nun gastronomi mirasını sahiplenirken sizi en çok etkileyen şey ne oldu?
Beni en çok etkileyen şey, her yörenin kendine özgü hikayelerinin ve tariflerinin aslında birer kültürel hazine olması. Bu lezzetlerin arkasındaki emeği ve o emeğin büyük çoğunlukla kadınlardan gelmesi, bana ilham veriyor. Bu mirası yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak benim için bir misyon haline geldi.
Kadın emeğini destekleyen projelerde nasıl bir yol izliyorsunuz?
Kadın emeğini desteklemek benim için çok önemli, çünkü gastronomi dünyasında kadınların yaratıcılığının ve emeğinin görünürlüğü ne kadar artarsa, o kadar zenginleşiyoruz. Bu yüzden hem yerel kadın üreticileri destekleyen projeler geliştiriyorum hem de onların hikayelerini dijital platformlarda duyurarak görünürlüklerini artırıyorum.
Gastronomi turizmi, Anadolu’nun zengin mutfak mirasıyla nasıl bir sinerji yaratıyor ve siz bu alanda nasıl çalışmalar yürütüyorsunuz?

Gastronomi turizmi, aslında bir yeri sadece görmek değil, o yerin lezzetlerini, kültürel dokusunu ve yerel hikayelerini de deneyimlemek anlamına geliyor. Ben de dernekte medya sorumlu başkan yardımcısı olarak, Anadolu’nun bu eşsiz mutfak mirasını tanıtmak için hem geleneksel hem de dijital mecralarda pek çok projeye imza atıyorum. Bu sayede hem yerel halkın emeğini görünür kılıyor hem de gastronomi tutkunlarını bu zengin coğrafyayla buluşturuyoruz. Her lokmanın arkasındaki hikâyeyi anlatmak ve bu kültürü yaşatmak, benim için gerçekten büyük bir gurur kaynağı.

