Başkentte 35 yılı aşkın süredir hukuk alanında iz bırakan Temurer, kadın kimliğiyle mesleğine kattığı cesaret ve disiplinle örnek oluyor. Kadınların iş hayatında daha görünür olması, dayanışmanın gücü ve geleceğe dair umut dolu hedeflerini bizimle paylaştı. İyi okumalar dileriz.

Öncelikle sizi daha yakından tanımak isteriz. Meltem Temurer kimdir? Hukuk yolculuğunuz nasıl başladı ve sizi bugünkü konumunuza taşıyan temel değerleriniz neler oldu?

1984 yılında liseyi bitirdikten sonra üniversite sınavlarına girdim. O dönemde başarılı öğrencilerin en çok tercih ettiği alan Tıp Fakülteleri idi. Ben de derslerim iyi olduğu için doktor olacağımı, Tıp Fakültesi’nde okuyacağımı düşünüyordum.Lise son sınıftayken Hacettepe Üniversitesi’nden bir akademisyen, doktora tezi kapsamında meslek seçimi ve bireylerin başarılı olabilecekleri alanları belirlemeye yönelik bir çalışma yapmak üzere okulumuza geldi. Bir ay süren bu süreçte bize çeşitli testler uygulandı. Test sonuçlarım; eğitim bilimleri, siyasal bilgiler ve hukuk alanlarında başarılı olacağımı gösterdi. Bu sonuçları görünce oldukça şaşırdım ve tepki gösterdim, çünkü beklentim tamamen farklıydı.Ancak üniversite sınav sonuçları açıklandığında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandığımı gördüm ve böylece hukuk yolculuğum başlamış oldu. Bu süreç bana hedeflerin yanı sıra hayatı biraz da akışına bırakmayı öğretti. Zamanla, olanı kabul etmenin, hayırlı kapılar açabileceğini fark ettim.Meslek hayatım boyunca bilimsel temellerin yanında, manevi değerleri de ön planda tutmaya özen gösterdim. Çünkü bizler, hak temelli bir mesleğin uygulayıcılarıyız. Hak ve adalet duygusunun zedelendiği bir toplumda, toplumsal huzursuzluklar kaçınılmazdır. Bu bilinçle, elimden geldiğince katkı sağlamaya çalıştım ve çalışmalarıma aynı inançla devam ediyorum. Çorbada bir damla da olsa tuzumuz olabildiyse ne mutlu bize...

Avukatlık mesleği, disiplin ve sorumluluk kadar cesaret de gerektiriyor. Siz bu mesleğe kadın kimliğinizle nasıl bir yorum kattınız? Karşılaştığınız zorluklar sizi nasıl şekillendirdi?

Avukatlık mesleğinin cesaret gerektirdiğine vurgu yapmanız beni çok mutlu etti. Kadın olmak, ülkemizde yalnızca avukatlık mesleğinde değil, hayatın birçok alanında zorluklarla karşı karşıya kalmak anlamına geliyor. İş dünyasında karar verici ve yönetici pozisyonlarında hâlâ çoğunlukla erkekler yer alıyor. Kadın olarak mesleğimizi icra ederken belki daha fazla hassasiyetle, daha şeffaf bir anlayışla çalıştık. Her zaman daha disiplinli, hatta çoğu zaman daha donanımlı ve bilgili olmak zorunda kaldık. Bu durum, bizi hem mesleki hem de kişisel anlamda daha dirençli, daha kararlı bireyler haline getirdi.

Günümüzde kadınların iş hayatında daha görünür ve etkili olabilmesi için sizce en temel ihtiyaç nedir? Sizin bu konudaki gözlemleriniz ve önerileriniz neler?

Kadınların iş hayatında daha etkin olabilmeleri için, öncelikle hemcinslerimizin yönetici pozisyonlarda daha fazla yer alması gerektiğini düşünüyorum. Bu, bence en temel önkoşullardan biri. Bunun yanı sıra, ne yazık ki hâlâ kırsal bölgelerde okuryazarlık oranının düşük olduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu durum, kadınların iş hayatına katılımını doğrudan etkiliyor. Bu nedenle her alanda nitelikli eğitime çok daha fazla önem verilmesi gerekiyor. Ayrıca kadınlarımızın, zaman zaman içine düşülen kısır çekişmeleri bir kenara bırakıp, vizyonlarını daha geniş tutmaları ve iş hedeflerini yalnızca yerel düzeyde değil, uluslararası platformlara taşıyacak cesareti ve kararlılığı göstermeleri büyük önem taşıyor.

İş dünyasında kadın dayanışmasının gücüne inanıyor musunuz? Sizce kadınların birbirine ilham olma potansiyeli nasıl daha iyi kullanılabilir?

Kadın dayanışması sadece iş dünyasında değil, hayatın her alanında başarıyı beraberinde getirir. Kadınlarımızın birbirlerine ilham olabilmeleri için yaptıkları işleri daha iyi tanıtmaları ve bilinirliklerini artırmaları gerekmektedir. Ankara Life gibi platformların, çalışan Türk kadınlarına bu anlamda destek vermesi son derece değerli. Güzel işlerin ve bu işleri gerçekleştiren hanımlarımızın örnek teşkil etmesi için tanıtım faaliyetlerinin daha da artırılması gerektiğine yürekten inanıyorum.

Yoğun temponuza rağmen toplumsal konulara duyarlılıkla yaklaşan bir figürsünüz. Kadınların ekonomik ve sosyal hayata daha aktif katılmaları için sizce hangi adımlar öncelikli olmalı?

Kadınlarımızın omuzlarındaki iş yükü gerçekten çok ağır. İş dünyasında aktif olmanın yanı sıra, evde eş, anne, çocuk ve aile fertlerine karşı büyük sorumlulukları bulunuyor. Kadınların tüm bu görevlerin yanında sosyal hayata da aktif olarak katılabilmeleri için, öncelikle bu çok yönlü sorumluluklarının desteklenmesi gerekmektedir. Sağlanacak destekler ve kolaylıklar, kadınların ekonomik ve sosyal hayatta daha etkin rol almalarının önünü açacaktır.

Mesleki vizyonunuzun merkezinde neler var? Hem bireysel olarak hem topluma katkı anlamında önümüzdeki dönemde sizi en çok heyecanlandıran hedefleriniz neler?

35 yılı aşkın süredir başkentte avukatlık yapıyorum. Son 10 yıldır ise, gelişen hukuk teamülleri doğrultusunda arabuluculuk hizmetleri sunmaktayım. Hukuk sisteminde yaşanan genel dönüşüm, uyuşmazlıkların dostane çözüm yollarıyla halledilmesini ön plana çıkarmaktadır. Ayrıca, ticaret ve özel hayat ilişkilerindeki uyuşmazlıkların uluslararası platformlara taşınması da giderek artmaktadır.Bu bağlamda, meslektaşlarımla birlikte Türkiye’de kurulan ilk özel tahkim mahkemesinin kuruluşunda yer aldım. Ticari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkları, hem yurt içi hem de yurt dışı faaliyetleri kapsayacak şekilde, ülkemizdeki UTAUM (Uluslararası Tahkim, Arabuluculuk ve Uyuşmazlık Merkezi) çatısı altında çözmeye başladık.Türkiye’nin uluslararası alanda önemli bir tahkim merkezi haline gelmesi hedefi, beni oldukça motive eden bir vizyon. Türk kadını da pek çok alanda olduğu gibi tahkim konusunda da artık çok daha bilinir ve etkin olacak.